.
Hemen cevabı verelim. Evet doğru. Ve bunun cevabı şimdiki zamanda değil geçmişte. Evet aynen öyle; geçmişe bakmamız gerekiyor evvela. Film üzerine çektiği fotoğrafları kendi karanlık odasında işleyenlerin fotoğraflarının hiçbir değeri olmaz aksi halde. Sayısal düzenlemelerle karanlık oda düzenlemeleri arasındaki benzeşimler neredeyse özdeştirler. Karanlık odada fotoğraf işleyen insanların fotoğraf çekme anlayışı ile fotoşop ile fotoğraflarını güzelleştirenler arasındaki fark sadece birinin olanaklarının daha geniş, esnek ve ulaşılabilir olması mı? Elbette değil. Geçmişi bilmeden şu an konusunda ahkam kesmek cahilliktir.
Fotoğrafın sanat olan yüzde onluk kısmının tamamı müdahaleli olandır. Müdahalesiz fotoğraf size gözünüzün gördüğünü verir, gözünüzün doğrudan gördüğü sanat değildir, gerçekliktir. Görülmeyeni görmek, ya da görmek istediğinizi yaratmaktır sanat. Gerçeklik yaratılmaz, o mevcuttur zaten, sanat yaratılır. Gerçekliğe müdahalesiz fotoğraf sanat değildir. Filmli fotoğraf zamanında "fotoğraf sanatçısı" olarak anılan insanlar makinelerinden çıkan ruloyu olduğu gibi banyo ettirip bastırıp sergi açıyordu sananlar da büyük gaflet içindeler. Her fotoğrafın çekildikten sonra bir de karanlık oda süreci vardır. Hatta eski zamanlarda "baskı" işlemi bile fotoğrafa müdahale içeriyordu (kullandığınız kağıda göre renk ve karşıtlığın değişmesi gibi). Fotoğrafa müdahale her zaman vardı, hep olacaktır, dün ve bugün teknikleri ve ortamları farklı sadece. Eskinden "karanlık oda"ydı, şimdi "aydınlık oda"... Değişen hiç bir şey yok.
Bundan sonra sözü değerli üstadım Serdar Sağkan'a bırakıyorum:
"Susayım diyorum da dayanamıyorum..Arkadaşlar, fotografı bilen kişi dijital müdahale işine kafasını takmaz. Altını çiziyorum "müdahale" diyorum "maniplasyon" degil. Maniplasyon ayrı bir konudur. O da fevkalade saygın, estetik ve önemli bir başlıktır. Ayrıca konuşulur.Neden takmaz izah edeyim.Dijital müdahaleye karşı olan ne diyor ?"efendim, fotografın doğal hali olmuyor..."Şimdi mesela bunu telaffuz ettimi biri, birkaç ihtimal var. Yani adam diyor ki,
1-Ben müdahale etmesini bilmiyorum. Güzel fotografları görünce de kıskanıyorum. Kendimi tatmin etmek ve kıskançlıgımı bastırmak için "canım bunlar müdahaleli, fotograftan sayılmaz" diyorum. "rahatlıyorum".
2-Birinden böyle bir lakırdı duymuş, ne olup bittigini bilmeden, aynı lafı etrafına satıyor.
3-Fotograf adına bildigi tek şey, dijital makinasının deklanşörüne basmak.
Birinci ihtimal psikolojiktir iflah olmaz, onu geçelim. Zira ikna edemezsiniz. Gelelim iki ve üçüncü ihtimallere. Muhteremler, "doğal" olan nedir sizce fotografta ?"efendim analog çekim dogaldır". Siz öyle bilin...
-Neden SB analog çekimde, kırmızı, mavi, sarı, yeşil filitreler kullanılıyor ? sonuç doğal çıksın diye mi ?
-Banyo sürelerini degiştirme ile kontras ayarları, yakma, gölgeleme numaraları, agrandizörde filitre kullanma, karanlık odada pozlama numaraları sonuç dogal çıksın diye mi ?
-Baskı kagıdı degişiklikleri dogal sonuç için mi ?
-Peki çift banyo numaraları ? demirli solüsyon ile mavi, nikel ile kırmızı tonlamalar, gümüşü gümüş bromite çevirip agartma işlemleri herhalde dogal görüntü için degil.
-Üsüste baskı, sandviç baskı, Tire filim kullanma, solorizasyon, polarizasyon teknikleri. Bunları duydunuz mu ? tamamı karanlık oda işleri. Neden yapılır bunlar ? herhalde görüntü dogal kalsın diye degil.
-Kodak filim kullanırsanız sarı ve tonları canlı çıkar. Fuji kullanırsanız yeşil baskındır. Firmalar öyle yapmış. Şimdi bu filimlerle çektigimiz fotograflar dogal renkleri mi ifade ediyor ? Hangi filimi kullanırsak dogal ? neye göre ?
-Günbatımı 5500 kelvinlik filimle fotograf çekiyorsunuz. sonuç renkler doğal mı ? hiç öyle fotografta çıkan renklerde gün batımı gerçekte olurmu ? çekin 3200 kelvinlik filimle, çıkan fotografta işte o zaman gerçek renklere yakın sonuç alırsınız. Ama, başta siz kendiniz çektiginiz o fotografı begenmiyeceksiniz.
Örnekleri çogaltmak mümkün...
Kısaca, Fotograf işinde önemli olan fotografın estetik deger taşımasıdır. Fotografçının ürününe ruhundan, zevkinden, yeteneginden bir şeyler katabilmesidir. Bunu ister karanlık odada yapar, ister bilgisayar başında. Yapsın da nerde yaparsa yapsın. Gerisi lafı güzaftır."
Fotoğraf: OnurY