16 Temmuz 2009 Perşembe

Beautiful Country (2005)

Eskiden yazdığım bir film eleştirisi. Aradan çok zaman geçmiş, filmi pek hatırlayamadım :) Ama yeniden izlemek farz oldu tabi. Neyse ben sizi vakti zamanında yazdığım eleştirim ile başbaşa bırakayım...

Baba-Oğul temalı ve özellikle de arayış bağlantılı filmler son dönemde sıklıkla karşıma çıkar oldu. Elbette bu bir tesadüf. Farklı coğrafyalardanaynı temalara değinen filmlerin çıkmasını başka türlü açıklayamayız zaten. 2005'in bizi ağlatan filmlerinin başında Çağan Irmak imzalı Babam ve Oğlum gelmişti (seveni var sevmeyeni var, ben sadece ağlattı diyorum, film hakkında yorum yapmıyorum bakın). Ardından "olası" bir erkek evladın peşine düşen bir babanın dramatik hikayesinin anlatıldığı Jarmusch imzalı Broken Flowers ile tanıştık. Bu filmi çok sevmiştik, yüreğimizin şefkat ve hüzün dolu hatıralarını içeren mantar panosuna iliştirdik. Ve son olarak hikayesini öncesinde hiç bilmediğim sadece afişine tutulup temin ettiğim bir gizli hazine ile tanıştım: Beautiful Country. Bunda ne bir tavsiye, ne de ufacık bir internet bilgisi gibi etkenler söz konusu oldu. Yalnızca yüreğimin sesini dinledim.Finalinde hıçkıra hıçkıra göz yaşları döktükten sonra da sizlerle paylaşmak istedim duygularımı. (zamanın ötesinden gelen edit: demek paylaşmamışım, kısmet bugüneymiş) Hikayemiz, sürekli hor görülen ve üvey annesinin yanında sığınma olarak yaşayan yarı vietnamlı yarı amerikalı Binh'in öz annesinin izini bulduktan sonra hiç tanımadığı Amerikalı babasının izini bulmak için ABD'ye zorlu ve maceralı bir yolculuk ile ulaşmasını ve arayışlarını anlatırken aslında keskin bir Vietnam savaşı hesaplaşmasını da beraberinde getiriyor. Pek çok vietnam savaş filmlerinde çekik gözlü, charlie, gook gibi aşağılamalara maruz kaldıklarını gözlemlediğimiz bu toplumun insanlarının da aslında bizler gibi bir hayatları olduğunu, feleğin çemberinden onların da geçtiklerini ve onların yaşamlarının da çok değerli olduğunu anlamamız için epey zamana ihtiyacımız varmış. Neyse en azından Amerikalılar da bunu farketmeye başladılar ya gam yemeyiz artık.Başrol karakterinin kusursuz oyunculuğu, yan rollerdeki oyuncuların da ona eşlik etmesi ile film öylesine akıcı hale geliyor ki zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Finalde bizi bekleyen sürpriz için lütfen ama lütfen cast'e hiç bakmayın. Ben hiç bakmadığım ve filme dair bilgi sahibi olmadığım için müthiş şaşırdım ve keyif aldım. (demişim ama yukarıda kocaman afişi de vermişim, pes bana). Filmi elbette ağlamanız, duygusallığınızı azdırmanız için önermiyorum. Sadece şunus öyleyebilirim: Amerikan sinemasının Vietnam savaşı ile doğru düzgün hesaplaşmasına ve bunu yaparken de eli yüzü düzgün bir film çektiğine şahit olmanız açısından ısrarla öneriyorum.

Not: Sayfa sonuna resim eklemek blogspotun bug'larından biri olsa gerek. Her eklediğim resim sayfa başına ekleniyor ve en aşağıya almak korkunç bir çile oluyor. Çaresini bilen duyan varsa hemen söylesin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder