29 Temmuz 2009 Çarşamba

Fotoşop ile fotoğraf üzerinde oynamak doğru mu?

.

Hemen cevabı verelim. Evet doğru. Ve bunun cevabı şimdiki zamanda değil geçmişte. Evet aynen öyle; geçmişe bakmamız gerekiyor evvela. Film üzerine çektiği fotoğrafları kendi karanlık odasında işleyenlerin fotoğraflarının hiçbir değeri olmaz aksi halde. Sayısal düzenlemelerle karanlık oda düzenlemeleri arasındaki benzeşimler neredeyse özdeştirler. Karanlık odada fotoğraf işleyen insanların fotoğraf çekme anlayışı ile fotoşop ile fotoğraflarını güzelleştirenler arasındaki fark sadece birinin olanaklarının daha geniş, esnek ve ulaşılabilir olması mı? Elbette değil. Geçmişi bilmeden şu an konusunda ahkam kesmek cahilliktir.

Fotoğrafın sanat olan yüzde onluk kısmının tamamı müdahaleli olandır. Müdahalesiz fotoğraf size gözünüzün gördüğünü verir, gözünüzün doğrudan gördüğü sanat değildir, gerçekliktir. Görülmeyeni görmek, ya da görmek istediğinizi yaratmaktır sanat. Gerçeklik yaratılmaz, o mevcuttur zaten, sanat yaratılır. Gerçekliğe müdahalesiz fotoğraf sanat değildir. Filmli fotoğraf zamanında "fotoğraf sanatçısı" olarak anılan insanlar makinelerinden çıkan ruloyu olduğu gibi banyo ettirip bastırıp sergi açıyordu sananlar da büyük gaflet içindeler. Her fotoğrafın çekildikten sonra bir de karanlık oda süreci vardır. Hatta eski zamanlarda "baskı" işlemi bile fotoğrafa müdahale içeriyordu (kullandığınız kağıda göre renk ve karşıtlığın değişmesi gibi). Fotoğrafa müdahale her zaman vardı, hep olacaktır, dün ve bugün teknikleri ve ortamları farklı sadece. Eskinden "karanlık oda"ydı, şimdi "aydınlık oda"... Değişen hiç bir şey yok.

Bundan sonra sözü değerli üstadım Serdar Sağkan'a bırakıyorum:

"Susayım diyorum da dayanamıyorum..Arkadaşlar, fotografı bilen kişi dijital müdahale işine kafasını takmaz. Altını çiziyorum "müdahale" diyorum "maniplasyon" degil. Maniplasyon ayrı bir konudur. O da fevkalade saygın, estetik ve önemli bir başlıktır. Ayrıca konuşulur.Neden takmaz izah edeyim.Dijital müdahaleye karşı olan ne diyor ?"efendim, fotografın doğal hali olmuyor..."Şimdi mesela bunu telaffuz ettimi biri, birkaç ihtimal var. Yani adam diyor ki,
1-Ben müdahale etmesini bilmiyorum. Güzel fotografları görünce de kıskanıyorum. Kendimi tatmin etmek ve kıskançlıgımı bastırmak için "canım bunlar müdahaleli, fotograftan sayılmaz" diyorum. "rahatlıyorum".
2-Birinden böyle bir lakırdı duymuş, ne olup bittigini bilmeden, aynı lafı etrafına satıyor.
3-Fotograf adına bildigi tek şey, dijital makinasının deklanşörüne basmak.

Birinci ihtimal psikolojiktir iflah olmaz, onu geçelim. Zira ikna edemezsiniz. Gelelim iki ve üçüncü ihtimallere. Muhteremler, "doğal" olan nedir sizce fotografta ?"efendim analog çekim dogaldır". Siz öyle bilin...

-Neden SB analog çekimde, kırmızı, mavi, sarı, yeşil filitreler kullanılıyor ? sonuç doğal çıksın diye mi ?
-Banyo sürelerini degiştirme ile kontras ayarları, yakma, gölgeleme numaraları, agrandizörde filitre kullanma, karanlık odada pozlama numaraları sonuç dogal çıksın diye mi ?
-Baskı kagıdı degişiklikleri dogal sonuç için mi ?
-Peki çift banyo numaraları ? demirli solüsyon ile mavi, nikel ile kırmızı tonlamalar, gümüşü gümüş bromite çevirip agartma işlemleri herhalde dogal görüntü için degil.
-Üsüste baskı, sandviç baskı, Tire filim kullanma, solorizasyon, polarizasyon teknikleri. Bunları duydunuz mu ? tamamı karanlık oda işleri. Neden yapılır bunlar ? herhalde görüntü dogal kalsın diye degil.
-Kodak filim kullanırsanız sarı ve tonları canlı çıkar. Fuji kullanırsanız yeşil baskındır. Firmalar öyle yapmış. Şimdi bu filimlerle çektigimiz fotograflar dogal renkleri mi ifade ediyor ? Hangi filimi kullanırsak dogal ? neye göre ?
-Günbatımı 5500 kelvinlik filimle fotograf çekiyorsunuz. sonuç renkler doğal mı ? hiç öyle fotografta çıkan renklerde gün batımı gerçekte olurmu ? çekin 3200 kelvinlik filimle, çıkan fotografta işte o zaman gerçek renklere yakın sonuç alırsınız. Ama, başta siz kendiniz çektiginiz o fotografı begenmiyeceksiniz.

Örnekleri çogaltmak mümkün...
Kısaca, Fotograf işinde önemli olan fotografın estetik deger taşımasıdır. Fotografçının ürününe ruhundan, zevkinden, yeteneginden bir şeyler katabilmesidir. Bunu ister karanlık odada yapar, ister bilgisayar başında. Yapsın da nerde yaparsa yapsın. Gerisi lafı güzaftır."

Fotoğraf: OnurY

2 yorum:

  1. yine türkiyece durumlar bunlar.. henüz bir konu hakkında yeterince bilgisi yoktur adamın. ama her fırsatta laf ona gelsin gelmesin konuşur.. konuşacaktır yani.. (:

    hayır bu bir tür retoriktir ayrıca.. cevabı alsan almasam durum değişmeyecek.. ortada bir gerçek vardır ve öbür tarafta da konuyu bilmeyenlerin oluşturduğu, böyle bir sorunun cevabının olması gerektiğini sanan aklıeveller..

    daha iki gün önce Necat'la Ara Güler'in siyah beyazlarının derlendiği yeni bir çalışmayı inceledik. orada adamın hemen tüm fotograflarını neredeyse keskin bir yeşil tonlama ile sunmuşlardı. açıkçası ben pek haz etmedim o tonlamadan.. bana göre rezil etmişlerdi. hatta nasıl olurdu bu kadar kesin bir tonlama diye hayıflandık. acaba Ara Güler görmemiş miydi dedim. pek mantıklı değil tabiiki.. görmüştür ve belki odur bu hali isteyen..

    sonuçta fotoşop, negatif işlemenin digital çağdaki hali.. hatta daha da ötesi. daha hızlısı, daha da gelişmişi vsvs daha'dası..

    benim için kıstas.. bir fotografa baktığımda fotoşoplanmış ya da oradaki profesyonel işçilik (zira çoğu kişi ama ben bu kadar bilmiyorum der, haklı olarak.. hatta zorunlu olaraktır çoğu zaman. herkesin bilmesi gerekmiyor, ayrıca çok iyi bilmek için herkesin o kadar fazla zamanı da yoktur, doğal olarak. bu durumda o konuda hayıflanmak ya da hazımsızlanmak (: yersiz ve gerçekten saçma bir durumdur.) ne kadar üst düzeymiş diye düşünmüyorum. benim için kıstas, benim şu zaman dilimindeki bilgi düzeyim ve entelektüel birikimim ile gördüğüm fotografta beni etkileyen birşeylerin olmasıdır.. ötesi boş.. duygusal zekâma dokunabilen tüm fotograflar benim için iyidir, güzeldir şekerdir vsvs.. ha iyi, güzel olması da önemli değil. fotografçıya saygı duyacağım düzeyde bir iş olması da yeterlidir. illa iyi, güzel demem gerekmiyor. hatta bu biraz fazla duygusal yaklaşım bana göre.. bir fotograf'ın asıl muhatabı iyi olmak değildir. fotograf olmakladır onun sorunu.. o fotograf gerçekten fotograf mıdır? o önemli..

    bla bla bla.. (durdurun beni.. duramıyorum... (: )

    YanıtlaSil
  2. "benim için kıstas, benim şu zaman dilimindeki bilgi düzeyim ve entelektüel birikimim ile gördüğüm fotografta beni etkileyen birşeylerin olmasıdır.. ötesi boş.. "

    işte budur... ağzına sağlık..

    YanıtlaSil